MAZİDE KALAN TÜRKİYE… (8)

20.06.2022
Halkalar: O dönemde İstanbul halkı tarafından çok sevilen ve benim de ilkokul dönemimde koluma dizdiğim, hazır yiyeceklerden olan ‘halkalar’; orta boy bir bilezik çapında ve parmak kalınlığında olurdu. Benim de oturduğum Kumkapı semtinde üretilen meşhur ‘Kumkapı Simidinin’ yapıldığı fırınlarda özellikle Kadırga İlkokulu’nda geçen ilköğretim yıllarımda, okul çıkışında tanesi 1 kuruştan aldığım o halkaların lezzeti hala damağımdadır. Fırınlarda adet olarak satılan halkalar, kesekâğıdına doldurulur ve özellikle çayla birlikte çok iyi giderdi. Yolculukların da vazgeçilmez ve doyurucu pratik gıdalarından olan halkalar daha çok; “Atikali, Aksaray, Malta, Eyüp, Beşiktaş Çarşı, 7-8 Hasan Paşa gibi Osmanlı tandanslı klasik fırınlarda üretilirdi… Eski Plakalar: 1963 yılına kadar İstanbul’daki araçların plakaları, şimdikilerden çok farklıydı. Plakanın üzerinde şehir kodu olmaz, bunun yerine aracın ne tür olduğunu belli eden bir harf ile yanında 5 haneli sayı grubu bulunurdu. Bunun üzerinde de büyük harflerle ‘İSTANBUL’ yazılıydı. Araç özel ise; ‘H’ (Hususi) harfi, kamyon/kamyonet ise; ‘K’ (Kamyon), otobüs ise; ‘O’ 8 Otobüs), taksi/dolmuş ise ‘T’ (Taksi), polis ise; ‘A’ (Asayiş) ibaresi eklenirdi. Bu sistem her şehirde aynı olup, sadece en üstündeki bağlı olduğu ilin ismi değişirdi. 1963’den sonra ise her ile bir plaka numarası verilerek, günümüzdeki plaka sistemine geçildi… Ama 60’lı yılların bana göre unutulmaz o güzelliklerine, insanlarımızın yaşam biçimine anlam katan en önemli gerçeği; toplumumuzda her dönem var olan insan ilişkilerindeki o doyumsuz sıcaklık, yardımlaşma, komşuluk, kardeşlik duygularının öne çıkışıydı… (Günümüzün Türkiye’sinde neredeyse yok olup gitmiş olan böylesi insan ilişkilerini hatırladığımda; içim ezilir, büyük bir üzüntü duyarım. Değil aynı mahallede oturup da, aynı apartmanda oturduğu halde birbirini tanımayan, selam dahi vermeyen günümüzün insanları, 50 yıl öncesinde böylesine mükemmel ilişkileri, duygu beraberliklerini yaşamış olsalardı; eminim ki, o güzel günlerin tadını asla unutamazlardı…) Tabiidir ki, 60-70 yıl öncesinin gençliği sadece ülkenin siyasal çalkantıları içerisinde kalmadı, yaşamadı! O dönemin gençliği gibi benim de hissettiğim, yaşadığım, paylaştığım ama bir daha asla geri dönmeyecek ‘duygusallığa ve romantizme odaklı’ bir yaşam biçimimiz de vardı… Özellikle buluğ dönemini İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerimizde yaşayan gençlerimiz bu noktada biraz daha şanslı gibi görünse de; aslında Anadolu’nun diğer şehirlerinde, kırsalında yaşayan gençlerimiz, şehirlerde yaşayanlardan daha şanslıydılar. Çünkü onlar her şeyin doğallığını, insan ilişkilerinin mükemmelliğini, doğal güzellikleri gerçek tadında yaşarken, şehir hayatını paylaşanlar, aynı şeyleri büyük şehirlerin büyüyen sorunları arasında yaşıyorlardı… İşte o duygu yoğunlukları, insan ilişkilerimizin mükemmelliği ve romantizmin ön plana çıktığı yaşam biçimimizden bazı örnekler: Örneğin o yıllarda kız, erkek ilişkileri günümüzde ki gibi değildi! Olması da düşünülemezdi zaten. Zira dönemin toplumsal adabımuaşeret kuralları, günümüzdeki gibi değildi! Genç bir erkek ile genç bir kızı değil sarmaş dolaş; el, ele bile göremezdiniz. Her şey öyle ulu orta yapılmazdı. Her şeyin bir adabı, her güzel duygunun, o duygudan taşan hareketlerin estetiği, yeri ve yordamı vardı…  Öyle yolun orta yerinde genç bir kızı, bir hanımefendiyi öpmek; ulu orta ondan hoşlandığını belirtmek, toplumun ayıp olarak vasıflandırdığı, hiç de hoşlanmadığı hareketlerin başında gelirdi. Zaten böylesi davranışları ulu orta sergilemek, dönemin romantizmine de uymazdı… Bir de bu ilişkilerin mahalle ve aile tarafı vardı ki, hiç unutamam! Bir mahallenin genç kızına yan gözle bakmak, laf atmak; o mahallenin namus bekçiliğini yapan mahalle ağabeyleri tarafından asla affedilecek bir hareket değildi! Bu yüzden büyük şehirlerin pek çok mahallesinde kavgalar çıkardı… Ayrıca bu mahalle ağabeylerinin; düşkünün, yardıma ihtiyacı olanların yanında olması, mahalleliden bu amaçla yardımlar toplaması da o dönemin unutulmaz insan manzaraları arasındaydı… Devamı yarın...
"Siyaset" Diğer Yazılar