10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (49)

26.03.2024
... dünden devam

EOKA'nın canileri gece okulda toplandı. Yüzlerce Rum, ellerinde silahları, sayısız kurşunlar ve el bombaları ile çıktılar okuldan. Ayvasıl köyünde Türk evleri ışıksız. Yaşlı adamlar, kadınlar, çocuklar uykusuz bekleşiyorlar endişeli, korku içinde. Nöbet tutuyor dört beş genç av tüfekleriyle. İleride Rumlar, bir kedinin avına yanaştığı gibi sessizce sürüne, sürüne ilerlediler, zehirli yılanlar gibi. Köyünde köy meydanına bağlanmış dokuz esir Türk Ayşe, İbrahim on yaşında yavrucuk ürkek bir ceylan gibi korkarak bakınıyor etrafa, ninesi Ayşe Hasan, altmış yaşında, beyaz başörtüsü içinde şişmiş uykusuz gözleri, yanlarında üç genci bağlamışlar birbirine Ömer Hasan 19 yaşında Mehmet, Hasan 17 yaşında,  iki kardeş, Hüseyin Cemal, imtihan kazanıp Atatürk Enstitüsünde Türkiye'ye gidip okudu, bu yıl bitirdi sanat okulunu, döndü köyüne, nerden bilsin Hüseyin böyle, düşüp gavurların eline, köy meydanında bağlanacağını. Diğerleri, Mehmet Ali Ömer 50 yaşında. Mustafa İsmail 45'lik ve 70'lik ihtiyar İsmail Mustafa. Bağlanmış 9 esir bir traktöre sonunda başladı hazin yolculuk. Bir canavar gibi böğüre,  böğüre hareketlendi traktör. Köy sokaklarında taşlara çarpa, çarpa traktörün arkasında kadın, ihtiyar, genç, çocuk sürüklendi acı, acı çığlıklar atarak. Kahkahalarla kudurmuş itler gibi naralar atarak sürüklediler dokuz masum insanı. Türk mezarlığına kadar sürdü bu hazin yolculuk. Silah tehdidi altında, büyük bir çukur kazdırdılar gençlere, Ayşecik getirildi çukurun başına, Ayşecik ürkek, Ayşecik korkulu, sel oldu gözlerinden yaşlar, Rum iti dayadı küçük kızın ensesine tüfeği, sırıtarak pis, pis ve çekti tetiği acımadan, yüzü kızarmadan, yaptığı işten gurur duyarak. Vurdular sıra ile elleri bağlı ihtiyarları, vurdular Ayşe, Hasan, Mehmet, Mustafa, Hüseyin ve Ömer'i Rumlar vahşi hayvan gibi gözleri pırıl, pırıl. Vurdular hepsini, 90'lık ihtiyarı ve dokuz esiri. Çukurun içinde elleri bağlı üst üste yığılmış. Ayvasıl Köyü'nün suçsuz insanları EOKA'cı caniler öldürüyor kadınları, çocukları.

12 Mart, 1964'de Ankara:

Ankara; "Ya Barış Gücü ya da Türk müdahalesi": Türkiye, ABD ile İngiltere ve BM Genel Sekreterine Kıbrıs konusunda sert bir nota verdi:

"Ya Barış Gücü derhal adaya gider, ya da Türkiye müdahale eder."

Türkiye Kıbrıs'a müdahale için 48 saat süre verdi: Türk Hükümeti Makarios'a ihtarda bulundu ve Kıbrıs'a müdahale için garantör devletlere 48 saat süre verdi. Başbakan İnönü yaptığı açıklamada "…Ültimatom verdim. Bir reaksiyon göstermezse çıkartma yapacağım… Sabrediyoruz" dedi.

Gelişmeler: Türk hükümeti 12 Mart 1964'ta Rum yönetimine aşağıdaki ültimatomu gönderdi.

"Kıbrıs'ta Türk Cemaatine karşı girişilen münferit veya toplu her türlü tecavüzlerin, kıtal (öldürme), yağma, soygunculuk, kundakçılık, ırza tecavüz, işkence gibi bütün fiillerin derhal durdurulmasını, adanın her tarafında derhal ateş kesilmesini ve mevcut ateşkes anlaşmalarına ve Lefkoşa'da yeşil hat anlaşmasına istisnasız riayet edilmesini, Türk halkına tatbik edilen muhasaranın derhal kaldırılmasını; hareket, muvasala (ulaşım) ve muhabere hürriyetinin derhal iadesini; alınmış Türk rehinelerin ve bunlardan katledilenlerin naaşlarının vakit geçirilmeksizin iadesini talep eder.

Aksi takdirde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti 16 Ağustos 1960 tarihli garanti antlaşmasında haiz olduğu münferiden harekete geçme hakkını kullanacağını beyan eder."

Bu amaçla Türkiye birliklerini İskenderun limanına kaydırarak hazırlık yapmıştı. Türkiye'nin bu ültimatomu üzerine, Amerikan altıncı Filosu Kıbrıs yakınlarına gönderildi. Sovyet deniz altları bölgede yerlerini aldı. Türkiye müdahalede kararlı görünüyordu.

Devamı yarın...

"Siyaset" Diğer Yazılar