...dünden devam
90'lı yıllar; hem ülkemiz, hem de dünya için önemli olayların cereyan ettiği bir süreci anlatır. Bunun en büyük nedeni, dünyanın yaşamış olduğu baş döndürücü bir değişim ve yenilikçi hızıdır.
Böylesine büyük bir değişimden tabiidir ki, ülkemizde etkilenmiştir. Değişimin hızı öylesine baş döndürücüdür ki!
Ulusal sınırlar, neredeyse harita üzerinde kalmış, global dünyanın katı kuralları dünyanın pek çok yerinde geçerli olmuştur. Bu değişimin altında yatan en önemli gerçek ise; iletişim teknolojisindeki inanılmaz gelişmelerdir. Bu sayede dünyanın en ücra köşesindeki insanlardan haber ve tepki alınır hale gelinmiştir.
Özellikle bu iletişim teknolojisi; kapitalizmin dünya sermayesine, elektronik bankacılık ve internet sistemiyle büyük kazanç kapıları aralaşmıştır.
Böylece bu sermayeleri yönetenler; hem bireysel ve hem de kurumsal anlamda, pek çok ülkede finansal faaliyetlerde bulunarak, büyük karlar elde etmişlerdir.
Ülkemizde mevcut bu kapitalist finans sermayesi; bu değişim rüzgârından fazlasıyla olumlu etkilenmiş, özellikle borsada işlem gören yabancı sermaye yatırımlı hisse senetleri ve dövize odaklı dalgalanmalarla büyük paralar kazanmıştır.
90'lı yıllar; ülkemizi siyasal, ekonomik, sosyal, doğal afetler ve dış ilişkiler yönünden çok önemli olayların yaşanmasıyla büyük ölçüde etkilemiştir.
Bu önemli süreçte öne çıkan ve ülkemizi etkileyen en önemli olayları şöyle sıralayabiliriz:
A-1990 - 1991 Körfez savaşı veya Birinci Körfez savaşı
B- 2 Temmuz 1993 Sivas olayları ve Madımak katliamı
C- 28 Şubat süreci
D- 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi
E- P.K.K' nın ve terör olaylarının analizi…
F- Şubat 2001 Türkiye'nin yaşadığı en büyük ekonomik kriz, 'Kara Çarşamba'.
Yukarıda sıralamış olduğum bu önemli olayları özetlemeden önce, 90'lı yılların gerek dünyadaki ve gerekse Türkiye'deki etkilerinin kısa bir analizini yaptığımızda:
90'lı yılların dünyadaki en büyük gelişmesi, Sovyetler Birliğinin dağılması olmuştur. Böyle bir sürecin yaşanması emperyal sermayenin desteklediği liberal ekonominin ön plana çıkmasına neden olmuştur. Ama bundan da önemlisi, dünyaya giderek hâkim olan barış ortamı; en azından silahlanma harcamalarının azalmasına da neden olmuştur.
Bu süreçte ülkeler birbirleriyle daha sıcak ilişkiler kurmuş ve bunun sonucunda sermaye, kendisine cazip imkânlar sunan her ülkeye gider olmuştur. Özellikle Doğu Bloku ülkeleri ve Çin bu fırsatları fazlasıyla sunarak, ciddi miktarda yabancı sermaye çekmişler, daha önceleri hiç sıcak bakmadıkları liberal ekonomiye kucak açmışlardır.
Türkiye bu dönemde öne çıkan liberal ekonomik uygulamaları yeterince gerçekleştirememiş, tam tersine birçok banka ve kuruluş devletleştirilmiştir. Ülkemizde mevcut yasaların özelleştirmeye izin vermemesinden, ülkeyi yöneten siyasi iradenin oy kaybederim kaygısıyla hareket etmesi, gerek sendikaların, gerek muhalefetin ve gerekse pek çok sivil toplum kuruluşunun, liberal ekonominin temel taşı olan özelleştirmelere karşı yeterince destek vermemesi de eklenince! Ekonomimizin temel taşları olan ama sürekli zarar eden büyük kamu kuruluşlarının, içi boşaltılan pek çok bankamızın, özellikle de sosyal güvenlik kuruluşlarının mali açıklarını karşılamak amacıyla devlet; büyük miktarlarda iç ve dış borçlanmaya gitmiştir.
90'lı yıllar Türkiye'sinde işçilik maliyetlerinin giderek artması, enerji fiyatlarındaki aşırı yükseliş nedeniyle ülkemiz; hem yerli ve hem de yabancı sermaye için cazibesini kaybetmiştir.
Bu arada Türk sanayicisi ve iş adamları da, yabancı sermayeye cazip imkânlar sunan eski Doğu Bloku ülkelerinde ve eski Sovyet Cumhuriyetlerinde (SSCB'den ayrılan ve yeni kurulan Türk Cumhuriyetleri…) önemli yatırımlar yaparak, tesisler kurmuşlardır. Yine bu ülkelerde ciddi rakamlara ulaşan müteahhitlik hizmetleri de sunulmuştur.
Çok önemli ekonomik gelişmelerin yaşandığı bu süreçte ülkemiz, bu alanda tarihinin en büyük ekonomi krizini yaşamıştır. 5 Nisan'da yaşanan bu ekonomik kriz sonucunda Türkiye ekonomisi, tarihinin en büyük devalüasyon ve enflasyonlarından birisini yaşamıştır.
90'lı yıllarda ülkemizin yaşamış olduğu siyasi ortam; mevcut siyasi partilerimizden oluşan ama pek de uyumlu çalışamayan, ülkeye faydalı hizmetler sunamayan koalisyonlar döneminin yaşanmasına neden olmuştur!
devam edecek...