Önce Vatan (26)

02.07.2021
Türk Milletinin tarihin derinliklerinden gelen akrabalık, komşuluk, arkadaşlık, dostluk  ilişkileri tarihin akışı içinde daima önemli olmuş; bu özel ilişkilerimiz, yaşadığımız topraklarda, kurmuş olduğumuz devletlerde, toplumumuzun en çok değer verdiği niteliklerin başında gelmiştir. Akrabalık ilişkilerimiz, toplumumuzda geleneksel yaşam biçimimizin vazgeçilmezidir. Bu süreçte komşuluk müessesinin önemi  de büyüktür.   Aile bireylerimizden yanımızda kimse olmasa da, komşularımız her zaman bize yardım etmeye hazırdır, yeter ki bizler geleneksel yapımız içinde çok önemli yer tutan komşuluk ilişkilerimizi daim kılalım, taze tutalım. Çünkü Türk Milletinin en önemli özelliklerinden olan hoşgörü ve sıcakkanlılık; komşuluk ilişkilerinden kaynaklanmaktadır.  Diğer milletlerin benzer ilişkilerine bakıldığında; kardeş, amca, teyze, hala, dayı, kuzen kavramlarının Türk toplumundaki önemi, vazgeçilmez yeri, bizi millet yapan en değerli kavramlar olarak öne çıkmaktadır.  Geleneksel yaşam biçimimizde akrabalık, komşuluk, dostluk, arkadaşlık ilişkileri daima olmuştur. Yaşadığımız yer neresi olursa olsun mutlaka bir veya birkaç komşumuz, birkaç arkadaşımız ve dostumuz mutlaka vardır.  Başımız sıkışınca aklımıza ilk gelen ailemiz, dostlarımız, komşularımız ve arkadaşlarımızdır.  Kardeşlik, dostluk, akrabalık kavramları bir yana komşuluk bazen onlardan da ötedir; komşuluk kavramı bizim toplumumuzda çok önemlidir.   Yanımızda hiç kimse yokken komşularımız vardır; komşuluk ilişkilerinin güzel olduğu yerler Türk milletinin tüm sıcakkanlılığı ve hoşgörüsü ile yaşadığı yerlerdir.   Gerçek olan o dur ki;  Çoğu zaman doğduğumuz şehirden, büyüdüğümüz mahalleden, en yakınlarımızdan çok uzakta, Anadolunun hiç bilmediğimiz bir bölgesinde görev aldığımızda, hiç bilmediğimiz tanımadığımız bir çevrede yaşamayı seçtiğimizde; yalnızlığımızı paylaşan, yaşamımıza renk katan, acımızda bize destek, sevincimize ortak olan; o bölgenin yöresel adetlerine alışmamızı sağlayan komşularımızdır ve herkesin hayatında önemli bir rol oynamıştır.  Komşuluk ilişkileri toplumumuzda önemli bir kavram olarak var olmuş, yaşadığımız her yerde her zaman kesitinde daima komşularımız olmuştur.  Gün gelmiş, en yakın bildiklerimizden önce onlar bize yardıma koşmuş, önce onlar yaralarımızı sarmış, başımız dara düştüğünde onlar çare olmuş, sevincimizi onlarla paylaşmışızdır.   Unutmak mümkün müdür?  Annemiz güzel bir yemek yaptığında:  ‘’Bu tabağı da komşumuz…… teyzene götür’’ dediğini.   Ya da Babamızın:  ‘’Koş oğlum….amcan evde yalnızdır, çağır gelsin akşam yemeğini birlikte yiyelim’’ davetini unutmak mümkün müdür?  Bu güzel gelenek ezelden, ebede Türk insanının birbirine olan yardımlaşmasını yaşatır.   Atalarımız:   ‘’Komşu komşunun külüne (tütününe) muhtaçtır.’’ Özdeyişini boşuna söylememiştir. Birbirine çok yakın yerlerde yaşayan insanlar, en küçük şeye bile ihtiyaç duyduğunda; bunun için komşusunun kapısını çalarlar.   İnsanın nasıl biri olduğu komşularıyla olan ilişkisinden anlaşılır. Bazen önemsiz bir şeyin eksikliği işimizi aksatır.   Bir soğan için bile komşuya koşulur. Komşu, her zaman komşunun imdadına yetişir.   Komşuluk dostluk, komşuluk kardeşlik, komşuluk akrabalıktan da yakın olmak demektir.    Komşuluk ilişkilerinin olmadığı yerler ne kadar da sıkıcıdır, insanlar buralarda aralarına adeta  bir duvar örer; herkes kendi halinde, birbirlerinden bir günaydını bile esirgeyerek yaşarlar…   Bu da hayatımızı oldukça monoton ve sıkıcı hale getirir.  Bu nedenle milletçe bize yakışan; komşularımıza her zaman değer vermek, onlarla daima iyi ilişkiler içinde olmamızdır.  Yüce Rabbimiz;  ‘’Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, sorumluluğunuz altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen, övünen kimseleri sevmez’’ (Nisa, 4/36); Peygamber efendimiz (s.a.s) de,  ‘’Üzerinde nefsinin hakkı vardır. Rabbinin hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını verir!’’ (Tirmızi, Zühd, 63) diye buyurmuşlardır. Üzerimizde anne-babamızın hakkı vardır. Zira onlar bizleri dünyaya getirmiş, nice zorluklara göğüs gerip, binbir meşakkatle hayata hazırlamışlardır. Üzerimizde eşimizin, evladımızın hakkı vardır. Çünkü onlar, bizlere Yüce Rabbimizin emanetidir. Hayatın yükünü birlikte paylaştığımız kıymetlilerimizdir. Üzerimizde akraba ve komşularımızın hakkı vardır. Zira onlar en sıkıntılı günlerimizde yardıma koşan, hayatımıza anlam ve bereket katanlardır. Üzerimizde yetimlerin hakkı vardır. Onları elinden tutup hayata hazırlamak en önemli insanlık fazileti, gözlerinde göreceğimiz ufak bir mutluluk dahi yaşamımızın en büyük kazancıdır. Üzerimizde sadece insanların değil; doğanın, doğa canlılarının da hakkı vardır. Çünkü bu dünyada yaşamak sadece bizlerin değil; Yüce Rabbimizin can verdiği, renk verdiği her ne varsa, onların da hakkıdır.  Onun içindir ki; insan olabilmenin, insanca yaşayabilmenin temel nitelikleri sıralamış olduğum bu değerler manzumesidir, böyle de kalmalıdır.
"Siyaset" Diğer Yazılar